Dijital Panoptikon: Veri Egemenliği Çağında Çerezlerle İzlenmek Yeni Bir Hapishane mi?

9/28/20242 min oku

Panoptikon, Jeremy Bentham'ın 18. yüzyılda ortaya attığı hayali bir hapishane modeliydi. Bu hapishane, tek bir gözetleyicinin tüm mahkumları görebileceği bir şekilde tasarlanmıştı; böylece mahkumlar her an izlenme ihtimalinin bilincinde olurdu ancak tasarım gereği hiçbir zaman gerçekten izlenip izlenmediklerini bilmeleri de mümkün değildi. Bu bilinç, gözetimin kendisinden daha etkili bir kontrol mekanizması yaratıyordu. Şimdi, bu kavramı dijital dünyayada karşı karşıya olduğumuz sistemler bağlamında yeniden ele almak isterim.

Veri egemenliği çağında çerezlere izin verelim mi?

İnternetteki her hareketimiz, ziyaret ettiğimiz her sayfa ve yaptığımız her tıklama, adeta dijital panoptikonumuzun bir parçası haline geliyor. Çerezler, bu yapının temel taşlarından biri. İnternette gezinirken tarayıcımızda yerleşen bu küçük kod parçacıkları, alışkanlıklarımızı ve tercihlerini izleyerek bize özel bir profil oluşturuyor. Ancak bu profil, sadece bir veri yığını değil; aynı zamanda gözetim mekanizmasının da bir parçası. Zira bu şekilde hedefli reklamlar hatta alışkanlıklarımıza özel fiyatlandırmalar görebiliyor, aynı ürünü farkında olmadan diğerlerinden daha pahalıya bile satın alabiliyoruz!

Veri kavramını ve verinin kimin mülkiyetinde olduğunu bizler tartışadururken çerezler ve diğer izleme teknolojileri, izinsiz birer gözetleyici olarak hareket ediyor ve kullanıcılar çoğu zaman bu gözetimin farkında bile olmuyor.

Görünmez gözetimi denetlemek mümkün müdür?

Elbetteki bu dijital gözetimi, kurumlara karşı bireyleri korumak ve güvenliği sağlamak devletlerin yani hukukun temel görevlerinden biri haline geldi. AB Genel Veri Koruma Tüzüğü (GDPR) ve iç hukukumuzda Kişisel Verileri Koruma Kanunu (KVKK), Türk Ceza Kanunu (TCK) benzeri veri korumaya ilişkin düzenlemeler, kullanıcıların veri üzerindeki haklarını yeniden kazanmalarını amaçlıyor...

Panoptikon'da mahkumlar, her an izlenip izlenmediklerinden emin olmasalar da, izlenme ihtimalinin bilincindeydiler. Dijital dünyada ise kullanıcılar, çerezlerin ve diğer izleme teknolojilerinin varlığından bile habersiz olabilirler. Bu nedenle, hukukun şeffaflık ve bilgilendirme yükümlülüklerini vurgulaması, bireylerin dijital haklarını korumak için hayati önem taşımaktadır.