100’e Yakın Ticari Alacak Davasının Analizi ile Şirketler Tarafından En Sık Yapılan 2 Hata ve Basit Çözümleri

#Sözleşme101

2/21/20242 min oku

red and white no smoking sign
red and white no smoking sign

1. Sözleşmede belirlenen fesih, dönme ve delillendirme gibi durumlara ilişkin şekli hükümlere riayet etmemek.

Taraflar sözleşme ilişkisi kapsamında karşı tarafın sözleşmeye uygun davranmaması neticesinde kendilerinin haklı olduklarını ve uygun bir tazminat almaya hak kazanacaklarını düşünmelerine karşın, sözleşmede belirtilen şekilde sözleşmeden dönmedikleri veya bir delil oluşturmadıkları takdirde hukuken menfaatleri korunamayacaktır.

Ticari davalarda en sık gözlemlediğimiz durum şirketlerin usulüne uygun olarak sözleşmeden dönmemeleri/fesih etmemeleri, usulüne uygun şekilde ihtarda bulunmamaları ve delil oluşturma konusunda yeterli düzeyde beceri ve iç görüye sahip olmamalarıdır. Örneğin sözleşmede yalnızca mail yazışmalarının delil olarak kabul edileceği belirtilmişken telefon ile veya yüz yüze bir toplantıda şifahen yapılan bir uyarı bu duruma ilişkin tanık beyanı sunulsa dahi dikkate alınamayacaktır. Bu nedenle tarafların sözleşmeleri her zaman aralarındaki hukuki ilişkinin adeta anayasası gibi görmeleri ve buna uygun olarak hareket etmeleri büyük önem arz etmektedir.

2. Sözleşmeye aykırılık durumlarını güçlü delillerle ispat etme noktasında yeterli düzeyde beceri ve iç görüye sahip olmamak.

Hukuk sistemi sadece kanıt adı verilen kodlarla çalışan bir yazılım gibi ele alınmalıdır. Özel hukuk ilişkilerinin görüldüğü mahkemelerde kimin haklı olduğunu anlamak amaçlanan gaye değildir. Yargılama sürecinin ortaya konulan delillerin birbirine galip geldiği bir hukuki süreç olduğu unutulmamalıdır.

Bu bakımdan şirketlerin en temelde dikkat etmesi gereken husus, her zaman kendilerini güvence altına almak için delillendirme konusu olmalıdır. Sözleşmeye aykırılık durumlarında ihtarname düzenlenmesi, ihtarname çekmeye henüz gerek duyulmayan hallerde mail yolu ile yazılı delil oluşturma, sözleşme kapsamında yapılan harcamaların ileride o iş için yapıldığını ortaya koyacak şekilde belgelendirilmesi önemlidir.

Örneğin, inşaat şirketleri mühendis vd. çalışanları için ev kiralayabilmektedir. Bu durumda kira sözleşmesinde sadece çalışanın adı yazıyor ise yüklenici ve alt yüklenici arasındaki hukuki ilişki mahkemeye taşındığında bu evin o sözleşme kapsamındaki işlerin yürütülmesi için tutulduğunun ispatlanabilmesi güç olabilmektedir. Buna karşılık kira sözleşmesine eklenecek birkaç cümlelik bir açıklama ile kira sözleşmesi kapsamında ödenen yüzbinlerce lira ticari sözleşme kapsamında yapılan bir gider olarak kabul edilerek tazminat hesaplamasında dikkate alınabilecektir.

Sözleşmeler hukukunda uzman hukukçu kadromuz il ücretsiz öngörüşme gerçekleştirmek için bizimle iletişime geçebilirsiniz.